-
1 makasla kesmek
v. cut, scissor, shear, snip -
2 makasla kesmek
to snip, to cut with scissors -
3 snip kirpma, kirkma; makasla kesilmis parça, kirpinti, kesinti; kelepir
makasla kesmek, kirpmakEnglish to Turkish dictionary > snip kirpma, kirkma; makasla kesilmis parça, kirpinti, kesinti; kelepir
-
4 scissor
makasla kesmek -
5 вырезать
kesmek,almak; oymak; kazımak; kılıçtan geçirmek* * *вырез`атьнесов.; сов. - в`ырезать1) kesmek; almak (опухоль и т. п.)вы́резать что-л. но́жницами — makasla kesmek; makaslamak
в фи́льме дово́льно мно́го вы́резано — film az makaslanmamış
2) ( посредством резания резьбы) oymak, oyarak yapmakвырезать что-л. из де́рева — tahtadan oymak
3) (надпись, рисунок) kazımak, oymakвы́резать своё и́мя на чём-л. — bir şeye adını kazımak
4) ( уничтожать резнёй) toptan öldürmek; kılıçtan geçirmek -
6 shear
makasla kesmek; saçini kesmek; (koyun tüyünü) kirkmak, kirpmak; makaslamak, kesme; kirkma, kirpma; biçme, makaslama -
7 snip
n. makasla kesme, makasla kesilmiş parça, kolay kazanılan şey, kolay iş, çok ucuz şey, kelepir, önemsiz kimse————————v. makasla kesmek, makaslamak, zımbayla delmek (bilet)* * *1. makasla kes (v.) 2. kesilmiş parça (n.)* * *[snip] 1. past tense, past participle - snipped; verb(to cut sharply, especially with a single quick action, with scissors etc: I snipped off two inches of thread.) (makasla 'kırt' diye) kesmek2. noun1) (a cut with scissors: With a snip of her scissors she cut a hole in the cloth.) parça2) (a small piece cut off: The floor was covered in snips of paper.) kırpıntı3) (a bargain: It's a snip at $3!) kelepir•- snippet -
8 makaslamak
1. اجتز [اِجْتَزَّ]Anlamı: makasla kesmek2. فرى [فَرَّى]Anlamı: makasla kesmek3. قرض [قَرَضَ]Anlamı: makasla kesmek -
9 shear
n. makaslama gücü, makaslama gerilimi————————v. kırpmak, kırkmak, makasla kesmek, kesmek, mahrum etmek, soymak, yoksun bırakmak, kesilmek, biçilmek* * *1. kes (v.) 2. makas (n.) 3. makasla (v.) 4. makaslama (n.)* * *[ʃiə]past tense - sheared; verb1) (to clip or cut wool from (a sheep).) kırkmak2) ((past tense shorn: often with off) to cut (hair) off: All her curls have been shorn off.) kesmek, kırpmak3) ((past tense shorn: especially with of) to cut hair from (someone): He has been shorn (of all his curls).) saçını kesmek4) (to cut or (cause to) break: A piece of the steel girder sheared off.) kesmek•- shears -
10 cut
adj. kesik, kesilmiş, indirilmiş, indirimli————————n. kesme, kesim, kesik; parça kumaş, parça, yarık, dilim, pay; darbe, vuruş; usul; kupür; tip; indirim; kesinti; yara, tutam; klişe [dakt.]————————v. kesmek, makasla kesmek, biçmek, budamak; kırpmak; incitmek, oymak; indirmek; açmak, yol açmak; hadım etmek; sulandırmak, seyreltmek; görmemezlikten gelmek; kırmak, devam etmemek; diş çıkarmak, dişi çıkmak; ortadan kaybolmak; kesişmek, yontmak,* * *1. kes 2. kes (v.) 3. kesik (n.)* * *1. present participle - cutting; verb1) (to make an opening in, usually with something with a sharp edge: He cut the paper with a pair of scissors.) kesmek2) (to separate or divide by cutting: She cut a slice of bread; The child cut out the pictures; She cut up the meat into small pieces.) kesmek3) (to make by cutting: She cut a hole in the cloth.) kesmek4) (to shorten by cutting; to trim: to cut hair; I'll cut the grass.) kesmek5) (to reduce: They cut my wages by ten per cent.) kesmek, azaltmak6) (to remove: They cut several passages from the film.) kesmek, atmak, çıkarmak7) (to wound or hurt by breaking the skin (of): I cut my hand on a piece of glass.) kesmek, yaralamak8) (to divide (a pack of cards).) kesmek9) (to stop: When the actress said the wrong words, the director ordered `Cut!') durdurmak, kesmek10) (to take a short route or way: He cut through/across the park on his way to the office; A van cut in in front of me on the motorway.) kestirmeden gitmek11) (to meet and cross (a line or geometrical figure): An axis cuts a circle in two places.) kesmek12) (to stay away from (a class, lecture etc): He cut school and went to the cinema.) asmak, kırmak13) ((also cut dead) to ignore completely: She cut me dead in the High Street.) tanımamak, görmemezlikten gelmek2. noun1) (the result of an act of cutting: a cut on the head; a power-cut (= stoppage of electrical power); a haircut; a cut in prices.) kesik, kesinti2) (the way in which something is tailored, fashioned etc: the cut of the jacket.) kesim, kup3) (a piece of meat cut from an animal: a cut of beef.) dilim, parça•- cutter- cutting 3. adjective(insulting or offending: a cutting remark.) iğneli,incitici- cut-price
- cut-throat 4. adjective(fierce; ruthless: cut-throat business competition.) acımasız, insafsız- cut and dried
- cut back
- cut both ways
- cut a dash
- cut down
- cut in
- cut it fine
- cut no ice
- cut off
- cut one's losses
- cut one's teeth
- cut out
- cut short -
11 scissor
v. makasla kesmek* * *1. makasla kes (v.) 2. makas (n.) -
12 scheren
-
13 trimmen
trimmen ['trımən]I vt1) ( durch Sport) talim etmek;seine Kinder auf Höflichkeit/Ordnung \trimmen ( fam) çocuklarına terbiyeli/düzenli olmayı öğretmek3) ( scheren) makasla kesmek; (Hund: scheren) kırkmak; (Rasen: scheren) kesmekII vrsich \trimmen spor yaparak vücut sağlığını korumak ve geliştirmek -
14 اجتز
اِجْتَزَّ1. koparmakAnlamı: kopmasını sağlamak2. makaslamakAnlamı: makasla kesmek3. kırkmakAnlamı: bir şeyi uçlarından kesmek -
15 قرض
Iقَرَضَ1. kırkmakAnlamı: bir şeyi uçlarından kesmek2. koparmakAnlamı: kopmasını sağlamak3. makaslamakAnlamı: makasla kesmek4. kemirmekIIقَرْضkrediقِرْضkredi -
16 abscheren
ab|scherenSchafe \abscheren koyun kırkmak;Wolle \abscheren yün kırkmak -
17 فرى
فَرَّى1. çıtlatmakAnlamı: bir şeyden çıt sesi çıkarmak, ayırmak, yarmak2. makaslamakAnlamı: makasla kesmek
См. также в других словарях:
makas vurmak — makasla kesmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
biçmek — i, er 1) Belli bir biçim vererek kesmek Tahta biçmek. 2) Dikilecek kumaşı belli bir ölçüye ve modele uygun olarak makasla kesmek 3) Ekin, ot vb.ni orakla, tırpanla, makine ile kesmek 4) mec. Yaylım ateşiyle öldürmek 5) mec. Değer, paha, fiyat… … Çağatay Osmanlı Sözlük
makaslamak — i 1) Makasla kesmek 2) Yazı, film vb.ni sansür amaçlı kısaltmak, kesmek 3) Makas almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıtlatmak — i 1) Bir şeyden çıt sesi çıkarmak Asabiyetle parmaklarını çıtlattı. A. Gündüz 2) Antep fıstığının kabuğunu aralamak 3) İş parçalarının bazı yerlerini oyup çıkarmadan makasla kesmek 4) i, e, mec. Bir kimseye, bilmediği bir şeyden ancak sezdirecek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurdele — is., İt. cordella 1) Geniş ipekli şerit Biraz evvel kurdeleyi kestiği makasla oynarken parmağını kanatmıştı. R. N. Güntekin 2) Belli bir biçim verilmiş saça veya giysinin yakasına takılan ince kumaş Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kurdele… … Çağatay Osmanlı Sözlük